FAKİHLER VE SOFULARIN KAVGASI
Osmanlı-TR modernleşmesinin peşine düştüğünüzde bu işin başı 17. yy. ve hatta 16. yy.’ın ikinci yarısına kadar varıyor dersek yanılmış sayılmayız.
Taşrasında isyanların, açlığın, sefaletin, akçenin değersizliğinin kol gezdiği; başkentinde ve büyük şehirlerinde adam kayırmanın, baskı ortamının, göçün, şiddetin, yönetimsel zaafiyetlerin sıradan hale geldiği bir ortam düşünün.
Aynı dönemde de dünyanın çok temel değişimlere hazırlandığı bir dönem iken tüm bu zaaflardan yararlanıp kendini saray ve çevresinde güçlü tutmak için dönemin tüm bu zaaflarını kendi tarafına yontup tartışmayı kısır bir alana(daha çok 11.yy.’dan kalma Selefi tartışmalar) çeken Kadızadeliler ve onların taassubuna karşı çıkan Sivasiler. Bir tarafı fakihlerden diğer tarafı sofulardan meydana gelen tartışmanın bir imparatorluğun tartışma alanını bu kadar domine etmesi yukarıdaki şartları göz önüne alınca çok da sürpriz değil.
Bu çekişme bir toplumun neredeyse bir asrını alır mı peki? Bilkan’ın bu akademik yayınını okuyunca alabileceğini görüyorsunuz. Bazı noktalarına itiraz edilecek olsa bile kitabın geneli dönemi anlamak için iyi bir çerçeve veriyor.
Osmanlı modernleşmesinin tartışmaları 19. yy’dan geriye, tâ 17. ve hatta 16. yy’ın ikinci yarısına taşınalı çok oldu. Bu yolculuğun, merakı tatmin için mi yoksa alanı genişletmek için mi yapıldığına hüküm verecek bir birikime sahip değilim ama bir okur olarak böyle şeylere denk gelmek iyi oluyor.