BİR TİKSİNTİNİN PANORAMASI
Okuduklarımı bir yerde bulundurmak adına burayı tercih ediyorum. Hem bir şeyler okumak isteyenlere öneri olsun hem de geriye dönüp baktığımda hafızamı tazelemek için kayda geçirmek iyi oluyor.
Bu kitabı nerede ilk defa gördüm hatırlamıyorum ama birkaç yıl oldu göreli. Bir paylaşımda kitaptan alıntıyla sunulmuştu. Alıntı şu şekildeydi: Cahil halkların birincil ve başlıca özelliğidir bu, kendi çöplüklerini dünyanın en iyi yeri kabul ederler.
Kitabın ilk sayfalarındaki bu alıntıdan da anlaşılacağı üzere karamsar ve hatta kimileri için(özellikle anlatıcının bazı vatandaşları için) rahatsız edici olabilecek bir havası olan bu kısa romanda bir kişinin tam anlamıyla tiksintilerini dinliyoruz.
Bir kişi düşünün ki doğup büyüdüğü ülkedeki her şeyden tiksintiyle bahsetsin: ailesi, vatandaşları, aldığı eğitim, yiyecek ve içecekler, siyasetçiler, cuntacı askerler, gece gündüz televizyon izlemekten başka bir şey yapmayan yeğenleri, tek derdi zengin olmak olan abisi, pembe dizi izleyip magazin takip etmekten başka bir şey yapmayan abisinin eşi, orta sınıfın doymak bilmez tüketim hırsı... O kadar ki burada tek tek saymanın bir anlamının olmadığı, çünkü doğarken aldığı nefesten sonradan göç edip vatandaşlığını aldığı Kanada'ya gidişine kadar yaşadığı ve ona yaşatılan her şeyden "tiksinti" duyan bir kişi düşünün.
Bir ülke düşünün ki, yetmişli yılların sonuna kadar siyasi çekişmelerin kıskacında ezilen, sonrasında askeri darbeyle "huzur ve sükunet" getirilen ama niyeyse birçok bünyeye tesir etmeyen, zenginliği bir avuç insanın elinde toplanan ama diğer çoğunluğunsa bir gün onlar gibi olabileceğini hayal eden; bir ülke düşünün ki deniz kıyıları kirli, şehirlerinin güzel noktalarındaki bir evi alabilmenin birçok kişi için hayal olan; bir ülke düşünün ki diploma satmak için durmadan açılan özel üniversiteleri olan, kadro kovalamaktan başka amacı olmayan kişilerle dolu kamu üniversiteleri olan; bir ülke düşünün ki eski idealistlerinin kiminin müteahhit olup fırsatlar kovaladığı kiminin her şeye rağmen tüm işlerin iyiye gittiğini düşündüğü bir yer olsun
Aklınıza neresi geldi bilinmez ama kitabın anlatıcısı El Salvadorlu Edgardo Vega ya da yeni adıyla Thomas Bernhard(evet anlatısı da kendisi de bir Bernhard’dır), annesinin cenazesi için yıllar sonra geldiği El Salvador’da buluştuğu arkadaşına belki de bugüne kadar hiç kimseden işitemeyeceğiniz(muhtemelen bu kadarının başka bir gün de pek işitilemeyeceği) büyük bir tiksintiden bahseder.
Notos Kitap’tan çıkan kitabın yazarı Horacio Castellanos Moya ve çevirmeni ise Süleyman Doğru.